Herkese merhaba. Ben Sercan. Balıkesir / Bandırma’lıyım. Yaklaşık On senedir üniversite eğitimim için geldiğim Ankara’da yaşıyorum. Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi bölümü mezunuyum. Şu anda bir kamu kurumunda kütüphaneciyim
Kodlamaya olan ilgim üniversitede veritabanları yönetim sistemleri dersi ile başladı. Fırat Özgül Python kitabı ile devam etti. Akademik Bilişim 2016’da Django ile tanıştım. (O zamanlarda web uygulaması bileşenlerini ve yapısı kavrayabilecek alt yapıya sahip değildim.) Bu arada Ahmet Yesevi Üniversitesinden uzaktan eğitim Yönetim Bilişim Sistemleri yüksek lisansı yaptım. Burada yazılım dilleri tarihi, yazılım mühendisliği, vtys gibi dersleri derinlemesine çalışma fırsatı buldum. Mezun olduktan sonra kişisel okumalar yapmaya devam ettim.
Okumalarımda Java Spring adını sıkça duyuyordum. Spring ile ilgili Udemy üzerinden kurslar aldım fakat yine tam istediğimi elde edemedim. Birçok şey öğreniyordum ama nerede kullanacağımı kestiremiyordum. Yine aynı platformda Node.js + Mongo konulu bir bootcamp kursuna kaydoldum. Web ile ilgili sağlam bir temel atabilmemi bu bootcamp kursu sağlamıştı. Açıkçası Node.js’in asenkron yapısı hoştu fakat ben ilişkisel bir veritabanı ile çalışmak istiyordum. Mysql ile Node.js ile ORM’siz kullanmaya çalışınca, Callback hell denilen yapıyla tanıştım. Bu durum bende “java ne güzeldi ya niye böyle şeyler uğraşıyoruz” tepkisine yol açtı. Fakat java ile bir türlü nasıl web geliştireceğimi kavrayamıyordum. Bir sürü alternatif vardı. Bir sürü ORM, bir ton konfigürasyon… Apache sunucusunda bir satır yüzünden hatalar almalar falan beni başka arayışlara yöneltti.
Benim durumumda şöyleydi: Ortada bir takım yoktu. Ben tek adamdım. Kafamdaki projelerimi gerçekleştirebileceğim ve Best Practice içeren daha basit bir yol olmalıydı.Tam anlamıyla basit bir projeyi Full Stack olarak gerçekleştirme istiyordum. Web tasarım için başka yol haritaları aradım. Yine Django’ya döndüm. Django ile uğraşırken URL’leri tanımlamak, GET istediğini bir metoda yönlendirmek falan harika güzel şeyler. Ama hep içimde bir soru vardı. Bunun ideali nedir? Neden RESTFUL yapmıyoruz? Yapmalı mıyız? Fonksiyon adları ne olmalı? Bu gibi sorular beni Rails ile tanıştırdı. Öğrendim ki Rails benim için bu vakit alıcı ayrıntıları hallediyor. Bana daha sarih düşünebilmem için bir geliştirme ortamı sağlıyor.
Ruby’e The Odin Project ile başladım. Biraz ilerledikten sonra, Sıtkı Bağdat’ın kitaplarını okudum. Daha sonra Peter Cooper Beginning Ruby: From Novice to Professional kitabı bende “regex süper bişeymiş” farkındalığı oluşturdu. Rails Casts’leri izledim. Youtube Rails konferanslarına baktım. Ufuk Bey’i orada gördüm acayip sevindim (Askerliğimi de Girne’de yaptım, iyice kanım ısındı ) Bizden birilerini orada görmek mutluluk verdi. Hem alaylı olduğum için hem de geliştirici(developer) çevrem olmadığı için dertleşecek, sektörden haberler verecek birilerini arıyordum. Ruby Türkiye grubu bu derdimize derman olmuş oldu. İyi ki varsınız.
En son Peter’ın konuşmacı olduğu akşam oturmasına katıldım, güzeldi. (Adam 22’sinde olayı bitirmiş )
Elimden geldiğince takipte kalmaya çalışıyorum.
- Öyle süper acayip geliştirme tecrübem yok. Her şey Github hesabımda(ortam biraz dağınık kusura bakmayın )
- Çalıştığım kütüphanede karşılaştığım problemleri Ruby ile halletmeye çalışıyorum. (Epey işimi halletti sağolsun)
- Kafamda bir kaç proje fikri vardı. Onları Rails ile geliştirmeye devam ediyorum.
- Sublime ile VsCode editörünü kullanıyorum.
- İlgi alanlarımı bilgi yönetimi, kütüphanecilik ve arşivcilik uygulamaları, özellikle karar destek sistemleri ve veri bilimi olarak belirtebilirim.
David’in bir sözü vardı, tam olarak aktaramayabilirim ama şöyle diyordu:
İhtiyacın olduğu zaman öğrenirsin. Bildiklerinle kodlamaya devam et.
Bu motivasyonla kodlamaya devam ediyorum.
Ankara’ya gelen olursa beklerim
Buradan iletişime geçebilirsiniz.
Selamlar.